Roma dönemine ait
kilise ve şehir surları hala ayaktadır.
Köln`ün tanınmış yazarı
Heinrich Böll, Roma kiliseleri hakkında şunları yazmıştır: “Köln, Roma
kiliseleri ile öne çıkması gerekirken, Dom
Katedrali ile üne kavuşmuş olmasını anlamıyorum!!“
Böll, Köln`ün Roma
geçmişine böyle bir olumlu bir gönderme yapar.
Köln`de Roma
döneminden ait irili ufaklı yaklaşık 200 kilise var. Bu kiliselerin büyük bir
bölümü II. Dünya Savaşı sırasında malesef yok olmuş ya da çok azı günümüze kadar ulaşmış.
Dini bir efsane göre
Köln`ün kuruluşu, İsa‘ kadar kadar uzanmakta. Şehrin tarihi Meryem Ana`nın
doğumu ile başlar. Rivayet bu ya Köln`ün ilk sakinlerinin „Ubier“ kabilesi
olduğu söylenir. Sanırım Köln`ün ilk yerlileri Uberring civarında yerleşmiş
olmalılar. Çünkü Köln`ün merkezinde bu isimle anılan uzun bir cadde var. Ubier
kabile reisi Claudius, Roma kolonisi olarak tasarladığı Köln`e, karısını
onurlandırmak için, „Colonia Ağrıppina“ ismini vermiş. Arama motoru Google
amcaya „Colonia Ağrıppina“ diye
yazıldığında karşınıza ortaçağdan kalma yüzlerce Köln haritası çıkar. Bu
haritalara bakıldığında şehrin Roma surlarıyla çevrili olduğu görülür. Şehir
yerleşimi Ren Nehri`nin sol tarafında kalır. Günümüzde Deutz olarak
adlandırılan bölge, nehrin sağ bölümüne düşer ve ilk zamanlarda ulaşım
zorluğundan olsa gerek yerleşim amaçlı kullanılmamış; daha fazla bağ bahçe
olarak tasarlanmış. Köln aynı zamanda önemli bir liman kenti. Köln limanı, Ren
Nehri üzerinde bulunan limanlarının bir aktarım metropolü işlevini görmüş.
Hollanda’dan gelen yük gemileri Ren üzerinde kurulu bir ahşap iskeleye yanaşıp
diğer gemilere mallarını aktarmışlar. Bu gemilerde malları Mainz ve Frankfurt limanlarına taşımış. Liman şehirleri genelde
çok kültürlü, yabancıya toleranslı olurlar. Yabancılarla olan yoğun iletişim
Köln halkının yabancılara karşı
toleranslı ve hoşgörülü olmasını sağlamış olsa gerek. Köln bir anlamda her daim
barıştan yana eğilim göstermiştir. Bunu Köln tarine bakıldığında ya da günlük
yaşamda da görmek mümkün.
Köln halkının bu
hoşgörüsünü aşağıda vereceğim iki örnekle somutlaştırmak istiyorum.
Birincisi 1400`lu
yıllarından: 1431`de Alman Birleşik Krallığına bağlı olan Köln, din reformcusu
Huss geleneğini sürdüren reformcuların başlattığı isyanla hareketli günler
yaşamış. Refomların başını çeken Johannes Huss 1400`un başlarında, din
adamlarının ahlaki çöküşünü göstererek kilisenin dünyevi güç ve servetlere yüz
çevirmesi gerektiğini düşünen bir papazdı. Halkın değişik kesimlerini,
özellikle de kunduracılar, şapkacılar, kuyumcular, şarap tüccarları ve
hancılarla güçlü bir bağ kurmuştur. Huss erdemli bir yaşam sürdürmek için
vaazlar verip kilisenin gücünü kırmak istiyordu. Vaazlarında Kilisenin dünyevi
mal varlığını, din adamlarının paraya doymazlığını ve bunların çürümüşlüğüne
vurgu yapıp, coşku içinde dünyevileşmiş olan kilisenin bir reformdan geçmesi
için mücadele verip; yerleşmiş bir anlayış olan dini konularda Vatika`nın son karar merci olmasını red ediyordu. Dini
konulardaki otoritenin sadece İncil olduğunu ileri sürmüştür.
Huss ve ona bağlı
reformculara başlattığı isyana karşı direnen Alman Birleşik Krallığı, Köln
meclisinden asker ve para talep etmesine rağmen bu talebe güçlü bir destek
vermediği görmekteyiz.
1415`e gelindiğindeise
Huss‘un yakalanıp kitaplarıyla birlikte yakıldını görüyoruz.
Reformucu Huss
hareketinin bastırılmasıyla derin bir nefes alan Köln sakinleri bu kez doğudan
gelen tehlikeyle karşı karşıya kalmış.
Kim bu doğulular?
Batılıların tanımıtla ‘‘Türkler!‘‘
1453 tarihinde
İstanbul`un düşmesi „Türkennoth“ Türk korkusunun ilk sinyalleri olmuş. Gerçi
Köln halkı „Türkennoth“ Türk korkusunu çok yakınında hissetmemiş ama
Osmanlıların Viyana kapılarına dayanması, Köln başta olmak üzere diğer Avrupa
şehirlerinin önlemler almasına vesile olmuş. Bu nedenle Alman Birleşik
Krallığı, 1486 yılında aldığı bir kararla Köln şehrinin „Türkennoth“ başlığı
altında 6240 Gülden destek vermesi kararlaştırılmış. Köln meclisi, kral ve
kardinal Köln’den istenilen 6240 Gulden‘i onaylamış fakat Frankfurt’daki Alman Birleşik Krallığına
göndermemiş! Toplanan altınları bir kasaya koyup, günümüzde olmayan St. Maria
Gradus adlı bir kilisenin mahşenine kapatmış. Mahzenin bir anahtarını
kardinale, diğerini başpiskoposa, üçüncüsü ise şehir meclisine teslim etmiş.
Peki istenilen miktar
daha sonra verilmiş mi?
St. Maria Gradus kilisesinin maketi
Hayır verilmemiş!
O nedenle Köln bir hoşgörü
limanıdır.
Roma şehridir.
Köln, Nobelli yazar
Heinrich Böll‘ün şehridir.
İlhami Yazgan
15.07.18-Köln