17 Nisan, cuma günü Köln'de “Türkiye/Almanya İnsan Hakları Derneği (TÜDAY e.V.)ˮ ile “Armenische Gemeinde Köln e.V.ˮ, “Nasıl bir yüzleşme?” başlığı altında ortaklaşa bir panel düzenliyorlar.
Panele Türkiye ve Avrupa`dan davet edilen aydınlar yüz yıl önce Anadolu topraklarında yaşanmış soykırımı masaya yatırıp “yüzleşebilmenin koşullarını" konuşacaklar. Paneli düzenleyen her iki kurum, etkinlik için uzun bir süredir hazırlık yapmakta. Hazırlık çalışmasının bir ayağını panel öncesi gösterilecek olan sinevizyon oluşturdu.
Panele Türkiye ve Avrupa`dan davet edilen aydınlar yüz yıl önce Anadolu topraklarında yaşanmış soykırımı masaya yatırıp “yüzleşebilmenin koşullarını" konuşacaklar. Paneli düzenleyen her iki kurum, etkinlik için uzun bir süredir hazırlık yapmakta. Hazırlık çalışmasının bir ayağını panel öncesi gösterilecek olan sinevizyon oluşturdu.
Sinevizyonun konu başlıkları: “Geçmişten günümüze Ermeni tarihi, Osmanlı topraklarında Ermeniler’e yönelik baskılar ve 1915 soykırımı” olarak belirlendi. Sinevizyonun hazırlığını ben üstlendim. Bir aylık çalışma sonrası 13 dakika süren görsel bir tarih belleği ortaya çıktı. Sinevizyon için gerekli olan bilgilere ulaşmak zor olmadı. Zaten bir yıldır üzerinde çalıştığım “Ermeniler`de Batıl İnançlar” adlı kitaptan dolayı elimin altında Ermeniler ile ilgili yeterli kaynak vardı.
Bunlara ek olarak farklı kaynakları taradım. Tüm bunların sonrasında şöyle bir tespitim oldu: “Ermeni tarihi hakkında çok az ve kulaktan dolma bilgilere sahibiz.ˮ Konuya ilgi duyan bir çok insanın da benim gibi bu konuda “bilgisiz” olduğunu gördüm. Oysa biz hep şunu diyor ve ona inanıyorduk: “Yaşanmış gerçeklilik anlaşılmadan, yaşanan gerçeklilik anlaşılmaz! İşte bu nedenle gerçeğin kökü tarihtir!” Batıda Heredot`la başlayan tarihi biz kendimizle başlattığımız için, tartışmalarımızı “1915´de soykırım oldu mu, olmadı mı?ˮ sorusunun ötesine taşıyamıyoruz. Neyse sözü fazla uzatmadan hazırlık aşamasında ilginç bulduğum, “yaşanmış gerçekliliğiˮ kısa başlıklar altında aktarayım, aktarayım ki şu an “yaşanan gerçeklilikˮ anlaşılır olsun.
Ermeniler
üç bin yıl boyunca, çoğunlukla tatsız ve acı dolu bir tarihi geride
bırakmışlar. Yahudiler’den sonra dünyada sistematik soykırıma uğramış
halkların başında geliyorlar. Dünyada en kalabalık Ermeni diyasporası
Ermeniler’den oluşmakta. Ermenileri’in devlet kurma gelenekleri Hitit yazıtlarına konu olmuş. Anadolu’daki eski yazıtlarda geçen “Hayastanˮ ın karşılığı Ermenistan'mış.
İlk yazılı kayıtlardan sayılan ve milattan 521 yıl önce Pers Kralı Darius ile, Ermenistan kralı “Haykˮ
arasında geçen savaşı anlatıyormuş. Ermeni halkı, etnik ve kültürel
olarak kendilerini Urartular’ın mirasçıları olarak görürlermiş. Ermeni
kralı Tigranes II, Med diyarından Hazar Denizine uzanan,
Azerbaycan ve kuzey Mezopotamya ile Anadolu topraklarını içine alan bir
imparatorluk kurmuş. Ermeniler devlet dini olarak Hıristiyanlığı ilk
kabul eden halklardan biriymiş. O nedenle bazı dini merkezler,
Kilikya/Antakya, Achtamar/Van, Kudüs ve İstanbul Patrikliği ve buralarda
bulunan kiliseler Ermeni halkı tarafından çok önemsenirmiş. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Anadolu’nun nüfusunun 1,7 milyonu Ermeni olarak kayıtlara geçmiş. Türkler, kendi sayımlarında bunu 1,3 milyon olarak vermişler. Ermenilere yönelik ilk saldırı 1828 yılında İstanbul’ da gerçekleşmiş. Ermeni sarrafların, bankacıların bulunduğu iki bin kişilik topluluk bir kış günü Ankara’ya sürgüne gönderilmiş. Osmanlı İmparatorluğu’nun uyguladığı 1863 yılındaki reformlar sonrasında Ermeniler, Fransız Devrimi’nin özgürlük ve eşitlik ideallerinden de etkilenerek örgütlü bir oluşumu denemişler ama bunda başarılı olamamışlar. Kurdukları parti ve özgürlük komiteleri bastırılmış ve Sasun/Zeytun isyanı sırasında ve sonrasında (1894-1896) 300 bin Ermeni katledilmiş. Bu tarihten sonra da Anadolu’nun Ermeni nufusunun yoğun olduğu yerlerde katliamlar devam etmiş.
Soykırımın planlayıcısı, (ve diğerleri)o dönemin içişleri bakanı Talat Paşa, 2015’in çeyreğinde valilere geçtiği telgrafta: “Türkiye’de yaşayan bütün Ermeniler imha edilecek, kim ki bu emre riyakat etmez, acilen Türk vatandaşlığından men edilecektir” deyip oba altından sopa göstererek uygulamalara hız kazandırmış. 1915’in ikinci çeyreğinde ise Ermeni halkı üç koldan ve farklı zaman aralıklarıyla sürgüne gönderilmiş. “Ermeni sorunu halledilmiştir!ˮ açıklamasıyla dikkatleri üzerine çeken Talat Paşa, iki milyon Ermeni’nin ölümünü planlayıp uygulamasını yapmış. Hatta bu uygulamalar daha sonra Alman Nazi'lerine örnek teşkil etmiş ve ardından tarihin görmediği bir Yahudi soykırımı yaşanmış.
17 Nisan, cuma günü Köln'deki etkinlikte görüşmek üzere, sevgiyle kalın......