Son günlerde arka arkaya çıkardığı
kitaplarla dikkatleri üzerine çeken Hayatı Yıldız`ın „Sen de Anlat Gesche“
romanındaki „Gesche“ ismi bana nedense
Kürtçe bir ismi çağrıştırmıştı!
Ta ki romanın 35 sayfasına gelinceye kadar…
„Gesche“ ya da „Geesche“, Almanca bir
isim-kökeni: gaiza- (mızrak) kelimesinden geliyor. „Güçlü Kadın“ demek.
Yunan efsanelerine konu olan güçlü Amozon
kadınları gibi.
„Gesche“ güçlü olduğu kadar gizem dolu.
Son günlerde arka arkaya çıkardığı kitaplarla dikkatleri üzerine çeken Hayatı Yıldız`ın „Sen de Anlat Gesche“ romanındaki „Gesche“ ismi bana nedense Kürtçe bir ismi çağrıştırmıştı!
Ta ki romanın 35 sayfasına gelinceye kadar…
„Gesche“ ya da „Geesche“, Almanca bir
isim-kökeni: gaiza- (mızrak) kelimesinden geliyor. „Güçlü Kadın“ demek.
Yunan efsanelerine konu olan güçlü Amozon
kadınları gibi.
„Gesche“ güçlü olduğu kadar gizem dolu.
Gesche, gücünü ve gizemini romanın yazarı
Hayatı Yıldız`dan almıyor! Yaşadığı
1800`li yıllarda fare zehiriyle
kocalarını ve kendi çocuklarını gözünü kırpdan öldürmesiyle biliniyor. Resmi
kayıtlara göre 15 kişiyi öldürmekten, 3 yıllık tutukluğun ardından, bir kılıç
darbesiyle boynu kesilerek öldürülüyor. „Bremen Meleği" olarak Hansa
Bölgesi`nde nam salmayı başarmış bir kadın. Bir terzinin kızı olarak dünyaya
gelmiş. Yoksul koşullarda büyümüş. Güzelliği ile dikkat çekmiş ve 1806'da
tüccar Johan Miltenberg ile evliliği sonrası şehrin varlıklı tüccar ve
senatörlerle dostluklar kurmuş. Her zaman zarif giyimli, makyajlı madam,
fakirlere yaptığı yardımlarla da ününü ün katmış. 15 kişiyi fare zehiri ile
öldürdüğü kanıtlandığında yutuklanmış ve üç yıl hapis yatmış. 21 Nisan 1831'de,
Bremen Katedrali önünde bir kılıç darbesiyle boynu uçurulmuş. O zamanlar 40 bin
nüfusa sahip olan şehrin 35 bini, infazı izlemek için meydanı ve çevredeki
evlerin pencerelerini doldurmuş.
Bremen Katedrali'nin Arnavut kaldırımına
döşenmiş, çentikli haçlı bir bazalt taşı, "Tükürük Taşı" olarak da
adlandırılıyor, günümüzde Gesche Gottfried'in idamına gönderme yapıyor. Bremen sakinleri ve şehri ziyaret eden turistler, Gesche`nin çentikli taşına
tükürerek duygularını ifade ediyorlar. Bremen'in tur rehberleri, onbeş kişiyi zehirleyen
efsanevi katil Gesche'in korkunç ve o kadar da çekici hikayesini anlatmaya
devam ediyorlar.
Etkilenme üzerinde biraz durmakta yarar
var. Çünkü Hayatı Yıldızın`ın hangi motivasyon, üslup ve teknikle bu eseri
yazdığını anlayabiliriz.
****
Romanın hemen girişinde Hayatı Yıldız`ın
mini oto/biografisi verilmiş; doğduğu şehir, mezun olduğu okul, 1986 sonrası
yaşadığı ülke, ailesi ve son yazdığı
roman! Bu oto/biyografiden roman yazarının Bremende kalıp kalmadığını, hangi
motivasyonla Gesche`yi roman kahramanı olarak seçtiğini anlamak zor olsa da,
bir dönem Bremen´de kaldığını ve tur
rehberlerin dilinde efsaneye dönüşmüş „Gesche“nin hikayesinden etkilendiğini
varsaymak mümkün.
***
Romanın üslubu konusunda şunları söylemek
mümkün. Hemen girişte belirtildiği gibi, romanın 35 sayfasına gelinceye kadar,
herşey normal seyrinde gidiyordu. Ta ki „Gesche“ nin hikayesi romana dahil
oluncaya kadar. Roman içersinde, roman değil! Roman içersinde „Gesche“, NOVELLE
tarzında anlatılmış.
Nedir Novella? Kısa roman veya uzun öykü
yanıtı verilebilir. Genellikle roman kadar uzun değil, ancak kısa öyküden daha
uzun olabilmektedir. Novellalar, karakterlerin duygusal durumlarını ve iç
dünyalarını keşfetmek için okura zaman sunar. Bu edebi tur, karakterleri, olayları
ve çatışmaları daha detaylı bir şekilde ele alabilir ve bir romandan daha yoğun
bir şekilde hissettirebilir. Bu eserler ayrıca kısa öykülerden farklı olarak,
birçok farklı temaya veya konuya sahip olabilirler. Ancak genellikle, bireysel
trajediler, insan doğası, aşk, özgürlük, hayatta kalma mücadelesi, değişim ve
toplumsal konular gibi evrensel konuları ele alırlar. Bazı ünlü novella
örnekleri arasında Ernest Hemingway'in "Yaşlı Adam ve Deniz", Franz
Kafka'nın "Dönüşüm", Joseph Conrad'ın "Karanlığın Yüreği"
gibi eserler sayılabilir.
***
Üslup konusuna devam edersek, şunları
söylemek mümkün: Yüzyıllar boyunca yazarları üslup kadar uğraştıran başka bir
sorun olmamıştır. Hayatı Yıldız´da romanını tasarlarken, karakterler,
betimlemeler ve nasıl yazmalı konusunda, biçim nasıl olmalı diye oldukça kafa
yormuşa benziyor. Romanı okuduğunuzda bunu anlayabiliyorsunuz. Romanda laf
ebeliği yapılmadan insan ruhunun derinliklerine ulaşma çabalarını görüyorsunuz.
Yani demem o ki, Hayatı Yıldızın „Sen de Anlat Gesche“ romanı, „Zabıt Katibinin
Üslubuna“ sadık kalınarak yazılmış. Yıldız, roman konusuyla ilgili en önemli
kısımları anlatmış, önemsiz ve gereksız kısımları ise dile getirmemiş.
***
Sonuç olarak, alışılmışın dışında, üslup olarak
okuyanı şaşırtan, Roman ve Novelle yazım tarzının iç içe geçtiği, Picasso`dan
dem vuran, ölümün bol ışıklı, nurlu tarafını anlatan bir çalışma olmuş. Emeğine
yüreğine sağlık sevgili Hayati. Bir sonraki romanda buluşmak üzere.
İlhami YAZGAN/Köln