10 Aralık 2016 Cumartesi

İKİ İNSAN

Bedreddin`in hayatını bilenler aşağıda kısa olarak idaellerini paylaştığım Jan HUS`ile BEDREDDİN`in arasındaki benzerliği hemen farkedecekler.
Geçenlerde bir akademisyen arkadaşla konuşurken kendisine aynen şunları aktarmıştım.
"Neden Bedreddin, çağının yüz yıl öncesi ve sonrasındaki batılı felsefecilerle/din adamlarıyla karşılaşırılmıyor? Neden hala İslam içersinde düşünceleri anlaşılmaya çalışılıyor? Anlamış değilim...
Örneğin: Neden Çek asıllı, kitaplarıyla yakılan papaz Jan Hus'un düşüşünceleri ile ya da 1500 yıllarında Almanya'da köylü ayaklanmasını örgütleyen Papaz Thomas Muntzer ile karşılaştırılmıyor.....
Ya da Bedreddin'den 50 yıl önce Selanik'te kiliseye karşı ayaklanıp iktidarı ele geçiren Zalotis akımla, ya da Romalı komutan ve soylulara karşı isyan eden Cola die Rienzo ile....
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Johannes Huss, Hıristiyan reformcu teolog.
Din adamlarının ahlaki çöküşünü göstererek kilisenin dünyevi güç ve servetlere yüz çevirmesi gerektiğini düşünüyordu.
1398’de teoloji eğitimi aldı.
1400’de papaz olarak kutsandı.
1401 yılında ise felsefe fakültesinin dekanı yapıldı.
1402’de profesör oldu ve 1409’dan 1410’a kadar Prag üniversitesi rektörlüğünü yaptı. Teoloji ve felsefe dersleri verdi.
Kilisesinde Çek dilinde vaazlar vermeye başladı ve dini ayinler sırasında Çek dilinde birlikte ilahiler söyleme anlayışına öncülük etti.
Halkın değişik kesimlerine, özellikle de kunduracılar, şapkacılar, kuyumcular, şarap tüccarları ve hancılara güçlü ve erdemli bir yaşam biçimi sürdürmek üzerine vaazlar veriyordu.
Eserlerinde Kilisenin dünyevi mal varlığını, din adamlarının paraya doymazlığını ve bunların çürümüşlüğünü anlatmaya başladı.
Coşku içinde dünyevileşmiş olan kilisenin bir reformdan geçmesi için mücadele ediyor; yerleşmiş bir anlayış olan dini konularda Papa’nun son karar mercii olmasını reddedip, dini konulardaki otoritenin sadece İncil olduğunu ileri sürüyordu.
Herkesin kendi ulusal dilinde ibadet etmesi anlayışını eklemişti.
1408’de Prag başpiskoposu Hus’un öğretilerini duydu ve onu konsillikten azletti.
Ama Hus yetkilerinin alınmasını umursamadı ve papalık ve piskoposluk kurumuna karşı vaazlarını sürdürdüğü gibi Bohemya’nın önemli bir kesimini de kendi safına çekmeyi başardı.
Hus’un çok sevilmesinden ve halkın yaptığı gösterilerin doruğa ulaşmasından dolayı Hus, kralın koruması altında bir yıl daha Prag’daki vaazlarını sürdürmeyi başardı.
Haçlı ordusuna katılmayı kabul etmedi.
İmparatorun verdiği güvenceye rağmen Hus tutuklandı ve kendisinden yaptıklarının yanlış olduğunu söylemesi istendi.
Teklifi red etti ve Konsil tarafından yakılarak cezalandırılmasına karar verildi.

6 Temmuz 1415’de kitaplarıyla birlikte yakildi ve külleri 5 yıl sonra müritleri tarafından Ren nehrine atıldı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Hus’un konuşmalarından:
Onlar kiliselerinden dışarı çıkıp, dünyada günah işliyorlar.
Onların kalpleri sert ve dudakları kıskançlık ve yalanlarla zehirlenmiş.
Onlar, her şeyi ticaret içinde düşünüyorlar. Her şeyi satıyorlar.
Onlar cennet vadiyle halkı sömürüyorlar.
Tefecilik, güzel atlar, koşulmamış sığırlar hep onların mı olacak.
Onlar aygır gibi, boğalar gibi zina yapacaklar.
Christ basit bir elbiseler içinde yalinayak yürüdü ve basını altına sokacağı bir çatısı yoktu.
Hırsızlar, İnsanların hakkı için, Allah sizi kahretsin !
Hıristiyanlığın içini tüm ruhunu zehirlediniz .