Ezidi Seyhi Hüseyin Bey |
Bu makaleye konu olan belge, Kürt halkının eski
inançlarından Zerdüştlüğün devamı olan ve geçmişte Fars, Arap, Türk egemenleri
tarafından 72 büyük katliamdan geçirilmiş Ezidilerle ilgilidir. Tarih boyunca
80 kere kendi topraklarından uzaklaştırılmış, şeytana taptıkları bahane
edilerek katledilmiş. Ezidilerin sayıları gün geçtikçe azalıyor. Ezidilik artık
“yok olmuş dinler” kategorisinde yer almakta. Bu makalede adı geçen belge (buna
muhtıra da diyebiliriz), 1872-1873 yılları arasında Sincanlı Kürt Ezidiler
tarafından kaleme alınmış.
1861 yılında Osmanlı tahtına oturan II. Abdülaziz,
komutanlarından Muhammet Tahir Bey’i İstanbul’dan Musul’a gönderir. Musul’a
bağlı Sincan dağlarında yaşayan Ezidilerin toplanıp Osmanlı ordusuna askerlik
yapmaları için emir verir. Sultan II. Abdülaziz tarafından görevlendirilen
Tahir Bey, sultanın fermanını Yezidi ileri gelenlerine iletir. Fermanda, 15 bin
gencin 10 gün içerisinde hazır olması emredilir. Tahir Bey, Yezidi ileri
gelenlerine 10 günlük bir süre tanır. Yezidi ileri gelenleri kendilerine tanınan
bu süre zarfında, neden Osmanlı ordusuna askerlik hizmeti yapamayacaklarını açıklayan
bir deklarasyonu Tahir Bey’e sunarlar.
Bu makalede, Yezidi Kürtlerin hazırladığı bu 14 maddelik tarihi deklarasyonun yalnızca “vicdani ret`" le olan boyutu irdelendi. Bu deklarasyonun sosyal, siyasal, dinsel ve ekonomik boyutunun da irdelenmesinin gerekliliği ortada.
Ezidi kavallar |
Ezidilerin
Osmanlılara verdikleri muhtıra vicdani ret hareketinin ilk olarak Ortaçağ’da ve
Orta Avrupa’da filiz vermeye başladığını gösteriyor. Dışarıya kapalı ve kendi
içlerine kapanmış tarikatlar, o dönemde feodal beylerle antlaşmalar yaparak
üyelerini ordu hizmetinin dışında tutabiliyorlardı. Askerlik yapmamak için
insanlar o tarikattan bu tarikata göç edip durdular. Tarikat üyeleri
ibadetlerini ve bireysel gelişimlerini sekteye uğratmamak için askere gitmeyi
reddettiler. Bu nedenle tarikat üyeleri feodal beylere rüşvet vererek veya
savaş vergisi ödeyerek savaştan, askerlikten kurtulabildiler. Almanya’da
vicdani ret hareketini ilk başlatan Wiedertaeufer Tarikatı idi. İngilterede ise
18’yy. vicdani reddi radikalleştiren Quaker Tarikatı’dır. Quaker’ler askerliği
reddettikleri gibi savaş vergilerini de ödemediler.
Batı’da
vicdani ret hareketine öncülük eden dini tarikatların çıkışlarına benzer bir çıkışı
da Osmanlı döneminde Sincan bölgesinde yaşayan Ezidi Kürtler yapar. Türkiye’de
vicdani ret konusunun ilk kez gündeme gelmesi Kore Savaşı sırasında olduğu
bilinse de yeni bulgular ışığında dinsel nedenlerden dolayı Osmanlı ordusuna
hizmet etmeyi ret eden ve gerekirse bunun karşılığı vergi ödemeyi kabul eden
ilk Kürt kesim Ezidilerdir. Berlin Kraliyet Kütüphanesi’nde bulunan bir el
yazmasında, Yezidi Kürtler, Osmanlı ordusuna hizmet etmeyeceklerini 14 maddelik
bir deklarasyonla açıklamışlar. El yazmasının, 1872 ve 1873 tarihleri arasında
yazıldığı tahmin ediliyor.
|
Ezidi evi |
O dönemde
Osmanlı toprakları içerisinde bulunan Laleş vadisinde yaşamlarını sürdüren Ezidi Kürtler, Osmanlı padişahına iletilmek üzere kaleme aldıkları ve
kendilerinin neden
askerlik
yap(a)mayacaklarını açıklayan 14 maddelik yazılı deklarasyonu Jeramias Schamir,
Kürtçeden
Arapça çevirisini yaparak Berlin’e göndermiş. Jaramias Schamir el yazmasında,
1861 yılında, 31 yaşında Osmanlı tahtının başına geçen, Mahmut’un ikinci oğlu
II. Abdülaziz tarafından Osmanlı ordusunun komutanlarından Muhammet Tahir
Bey’i, Ezidi Kürtlerin askere alınması için görevlendirdiğini belirtikten
sonra olayı şöyle anlatır:
“1861 yılında
Osmanlı tahtına oturan II. Abdülaziz, komutanlarından Muhammet Tahir Bey’i
İstanbul’dan Musul’a gönderdi. Musul’a yakın bir yer olan Sincan Dağları’nda
yaşayan Yezidi Kürtlerin Osmanlı ordusuna askerlik yapmaları için bir ferman
hazırlamıştı. Sultan II. Abdülaziz tarafından görevlendirilen Tahir Bey, bu
fermanı Musul’a çağırdığı Yezidi ileri gelenlerine okudu. Askere alınacak
olanların sayısı 15 bini bulmaktaydı.
Tahir Bey, Ezidi ileri gelenlerine 10 günlük bir süre tanırken bu süre zarfında 15 bin
Yezidi vatandaşın Osmanlı ordusuna katılmasını emretti. Yezidi ileri gelenleri
bunun üzerine kendilerine tanınan süre zarfında kendilerinin neden Osmanlı
ordusuna askerlik hizmeti yapamayacaklarını bir deklarasyon hazırlayarak Tahir
Bey’e ilettiler. Yezidi Kürtlerin hazırladığı 14 maddelik deklarasyonda şunlar
yazılıydı”:
‘‘Biz, Ezidiler aşağıda sıralanan dini nedenlerden dolayı Osmanlı ordusuna hizmet edemeyeceğimizi bildirmek istiyoruz! Bizler, Süryani ve Yahudiler gibi, orduya asker vermek yerine vergi ödemek istiyoruz. Bunun dışında birçok neden askerlik yapmamızı engellemektedir.
Ezidilerin kutsal kitabi |
Bunların bir kaçını size 14 madde halinde sıralıyoruz.
Madde 1.
Dinimize göre, yediden yetmişe, büyükten küçüğe her
üyemiz, yılda üç kere Jülyan11 takvimine göre; Nisan ayının sonun da, ikinci
kez Eylül ayının başında ve sonunda, üçüncü kez de Ekim ayının sonunda kutsal
varlıklarımızdan Melek-i Tavus’u12 ziyaret etmek zorundadır. Bunu yapmayan kişi
bizden değildir.
Madde 2
Jülyan takvimine göre 15-20 Eylül tarihleri arasında
yediden yetmişe, küçükten büyüğe her üyemiz, kutsal Laleş’te bulunan Şeyh Adi13
türbesini ziyaret etmek zorundadır. Dinimize göre bu kutsal görev
gerçekleşmezse kim olursa olsun bizden değildir.
Madde 3
Yezidi olan her kimse, her gün güneşin doğumunda14 ve
batımında Müslüman’ın, Hristiyan’ın, Yahudi’nin veya herhangi dine bağlı olan
birinin olmadığı bir yer bulup ona ibadet etmelidir. Bu olmazsa kâfir sayılır.
1897 de yayimlanan Ezidi Exposu |
Madde 4
Yezidi dininin bir vecibesi de her ferdin, biri erkek
iki “Ahiret Kardeşi”(ahretlik) seçmesidir. Ahiret kardeşleri birbirine her bakımdan
yardımcı olurken, her gün birbirini ziyaret etmek zorundadır. Bunu
gerçekleştiremeyen her Yezidi dinsiz sayılır.
Madde 5
Dinimize göre kabul görmeyen ve hemen cezalandırılan
olaylardan biri de; bir Müslüman sabahleyin kalkıp namaza başlamadan önce “De
ki: Sığınırım ben, insanların Rabbine
olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım”15 demesidir.
Bizlerden biri bunu duyar, hemen orayı terk etmez ise, bizden biri değil,
dinsiz sayılır.
Madde 6
Bizlerden biri ölürken yanında ahretliği değil de pir
veya şeyh varsa, ölene bunlar; “sen kutsal Melek Tavus’a inanıp onun için
ölmelisin. Çünkü o bütün yaratıklardan önce var oldu. Müslüman, Yahudi,
Hristiyan veya herhangi bir dinden biri sana gelip onu takip etmeni onların
dinine inanmanı isterse bunu ret edecek ve kutsal Melek Tavus’a inandığını
söyleyeceksin” der. Bunun doğru olduğu diğer kişiler tarafından tasdik
edilmezse ölen kişi dinsiz ölmüş olur.
Madde 7
Bizden herkes, Şeyh Adi’nin kutsal ve gizemli
türbesinin bulunduğu yerdeki topraktan biraz alıp her sabah yemelidir. Yoksa
dinsiz sayılır. Eğer ölen birinin yanında bu kutsal topraktan yoksa ve ölmeden
önce bu topraktan biraz yemezse bizden değildir.
Madde 8
Bizde, Aralık ayında üç gün tutulan oruç16 yabancı
yerlerde değil, kendi toprakları üzerinde tutulmalıdır. Bu üç günün sonunda pir
veya şeyh tarafından sunulan şarabı içmek zorunda-dır. Aksi takdirde orucu
kabul olmaz.
Madde 9
Eğer bizden biri başka bir ülkeye gider ve orada bir yılı
aşkın bir süre kalıp tekrar geriye dönerse tekrar eşiyle birlikte yaşayamaz.
Bizden olan biri de ona kızını vermez. Eğer buna karşı gelip kim kızını verirse
dinsizliği seçmiş olur.
Madde 10
Dördüncü madde de belirttiğimiz gibi her Yezidi dini
vecibeleri nedeniyle bu dünyada iki Ahiret kardeşi seçer. Bunlardan biri erkek
kardeşi, diğeri ise kız kardeşi olur. Eğer bizden biri yeni bir gömlek
diktirmek isterse bu gömleğin yakasını ilk olarak Ahiret kardeşi olarak seçtiği
kız kardeşi açmak zorundadır. Bunun aksi bir durumda gelişmesi halinde o kişi
bizden değildir.
Madde 11
Eğer bizden biri yeni bir gömlek diktirmek veya yeni
bir elbise giymek isterse onları kutsal Şeyh Adi türbesinde bulunan kutsanmış
suda yıkaması gerekir, aksi takdirde bu suda yıkanmadan giyilirse, giyen
dinsizleşir.
Madde 12
Bizler, dini vecibelerimiz yüzünden rengi koyu mavi
olan elbiseler kesinlikle giymeyiz. Biz, Müslüman, Yahudi, Hristiyan veya başka
dinlerde olduğu gibi saçlarımızı taramayız. Aksi takdirde dinsiz oluruz.
Madde 13
Bir Ezidiler, kendi dinimizin dışında kalan insanların
kullandığı tuvaleti, hamamı veya buna benzer ortak kullanılan umumi yerleri kullanamayız.
Aksi halde dinimize ihanet etmiş oluruz.
Madde 14
Diğer dinlerdeki yiyeceklerle bizim dinimizin yemeye
müsaade ettiği yiyecekler17 arasında büyük farklılıklar vardır. Mesela: biz et,
kabak, bamya, lahana, marul yemeyiz. Hatta marulun yetiştirildiği yerde bile
kalmamıza müsaade edilmez.
Yukarıda sıraladığımız ve buna benzer nedenlerden dolayı askerlik hizmeti yapamayacağımızı bildirmek istiyoruz.
İmzalayanlar:
Ezidilerin Sincan bölgesi ruhani reisi Şeyh Nâsser,
Sincan Yezidi Şeyhi Hüseyin Bey,
Mâm Resân Köyü’nün ruhani reisi Pir Süleyman
Hatârah Köyü’nün ruhani reisi Ayüp,
Beibân Köyü’nün ruhani reisi Hüseyin,
Dahkan Köyü’nün ruhani reisi Hasan,
Huzran Köyü’nün ruhani reisi Numo,
Bakasra Köyü’nün ruhani reisi Ali,
Basika Köyü’nün ruhani reisi Gamo,
Kasaba Köyü’nün ruhani reisi İlyas
Ilhami Yazgan
iyazgan@web.de
Bu makale 15 yil önce kaleme alinmistir