Genel olarak, kitabın kapak tasarımı, rengi, estediği
yerinde. Albenisi olan bir kitap.
Her Şey Kontrol
Altında-Bir
Otistin Yazılmamış Günlüğü adlı roman, aslında bir A. Kadir Konuk klasiği. Romanı okumaya başladığımda bir kere daha
tanık oldum ki, (okunduğunda okuyucular da tanık olacak); Konuk, bulunduğu ortama en iyi uyum sağlayan ve bu ortamdaki insan
ilişkilerini edebi bir dilde romanlaştırabilen bir yazar. Bu nedenle olsa gerek,
romanın hemen girişinde yazar hakkında Ekşi Sözlükten şöyle bir alıntı yapılmış:
’’30 kitap
yazmış bir kuruş kazanmamış kişidir. Almanya'da çok mütevazi bir hayat
sürmektedir. Mülkiyetsiz ama çok değerli bir şahsiyettir, kimseye eyvallahı
yoktur. Seveni de sevmeyeni de çoktur.’’
Evet, tanıdığım Kadir’in
kimseye eyvallahı yoktur!
Tanıyanlar bilir!
O’nun gerçekten kimseye eyvallahı yoktur!
Parayla pulla işi hiç yoktur! Hayatını olabildiğine
yalın ve mütavizi yaşar. İsyancı ruhu, muhalif olma, sınırlarını zorlayan,
kurallara eleştirisel bakan bir kişiliğe sahiptir. Kelimelerin dilini iyi bilen
yazarımız Konuk, yüreğinde tuhaf bir
sıcaklıklığı ise her zaman barındırır. Bu sıcaklık onu, bezen çocuk, bazen
yazar, bazen içe kapanık, bazen köşe yazarı, bezen eğitmen, bazen insan hakları
savunucusu, bazen anlaşılmaz bir kişilik yapar. Ama o, herseyden öte,
özgürlüğüne sonuna kadar düşkün biri dir. Özgürlüğü elinden alındığında ise
hırçınlaşır, asabi olur, yaratıcılığı ölür. Sudan çıkmış balığa döner. Sınırlar
ona göre degildir. Bazen sınırların aşılması gerektiğini çok iyi bilir.
Sınırları aşar da bazen. İşte bu sınırları aşma zamanında yazarımız Konuk’un yazarlığı, yaratıcılığı,
hayata dair üretimi başlamış olur.
Evet, tanıdığım Kadir’in
kimseye eyvallahı yoktur!
’’Benim sadece
bir tek yüzüm var. Maske kullanmıyorum. Kızgınlığım, sevincim, üzüntüm hep aynı
yüzde şekilleniyor. Aynaya baktığımda rahatlıkla ’’İşte bu benim’’ diyebiliyorum.’’
Romanın 10’uncu sayfındaki bu alıntı roman kahramanı Micheal’e ait. Roman, bir otist
olan Micheal’in iç dünyası ve çevresinde olup bitenler üzerine
kurulu. Micheal, romanda okuyuculara kendi hakkında
bilgi aktarırken aynı zamanda çok iyi anlaştığı ve ağırlıklı olarak otistlerin
eğitim gördüğü okulda çalışan eğitmenler gibi Herr Gast’ı, yani Konuk’u anlatmakta. Konu, roman kahramanın ağzından anlatılıyor
olsa da bazen olaylar iç içe geçip Herr
Gast’ın, yani yazarın, yani A. Kadir
Konuk’un kendi ağzından hayat felsefesinin en yalın bir dille anlatımına
dönüşmekte. Bir dil çambazı olan
yazarımızın romanda kurduğu kurgu, roman yazılımı takdire şayan!......
Köln’lü yazarımız Konuk,
bulunduğu ortamı her zaman gözlemleyip yorumlarken, bu gözlemlerin kısa bir zaman sonra
roman ya da bir hikayeye dönüştüğüne tanık oluyoruz hep. Bu özelliğini bu
kitabında da kullanmış olan yazarımız, bir kaç yıldır çalıştığı otistlerin
okulunda bire bir ya da günlük tanığı olduğu olayları kendi penceresinden
aktarırken, sevdiği konularda öğrenme güçlüğü çekmeyen, sevmediği konularda ise
hiç bir çaba harcamayan, içe kapalı, dışa ilgisiz, gözlere bakmayı sevmeyen, yanlız
kalmaktan hoşlanan ve yanlızca bazı alanlarda yoğunlaşan otistler ile sıcak bir
dokunma ile iletişime geçebileceğimizi, çok basit, ama o kadar da edebi bir
dille anlatmakta.
Okumanızı öneririm.
İlhami Yazgan
18.12.2013