Türk sinema tarihinin en yüksek bütçeli filmi olarak lanse edilen ve geçtiğimiz günlerde gösterime giren ‘‘Fetih 1453‘‘, gişe rekorları kırıyor. 17 milyon dolarlık bütçenin ayrıldığı, Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet'in çocukluğundan fetihlerine kadarki sürecin anlatıldığı film hakkında Sinema eleştirmenleri, köşe yazarları, filmle ilgili düşüncelerini dile getiriyorlar.
Fazıl Say‘ da kısa sıra önce, filmi Türk’ün Türk’e reklamı olarak yorumladı ve “Fetih
Bizans‘ı yakın zamanda yüzlerce kez fetheden, Cüneyt Arkın abimiz de film ile ilgili
açıklamalarını yaptı...
Filmi izleyen tarihçi ve yazarlar maddi hatalardan yakındı.
-Akşemsettin, ak sakallı değil, köseydi.
-Topları Macar Urban usta değil Saruca Muslihiddin döktü.
-Ulubatlı Hasan’ın Fatih’e o kadar yakın olması mümkün değildi.
-Hazreti Eyyip’ün mezarı fetihten sonra bulundu… gibi
‘‘Fetih 1453‘‘ için Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil "çakma ve aşırma" imasında bulundu..
Ben ise filmi degil ‘‘Fetih‘‘ den sonra Bizans hazinesinin nasıl yağmalandığını merak
ediyorum!..........
Merakımı gidermek için de kısa bir araştırma yaptım……
Ortaya şunlar çıktı;
‘‘Fetih‘‘ sonrası Osmanlı‘nın eline geçen Bizans hazinesinesinin saf altın tutarı 300
bin Dukaten olarak tahmin edilmekte. Bu tutarın beşte biri Fatih Sultan Mehmet'e pay
edilmiş (verilmiş).
Bizans Tarihi yazarlarından Dukas ve Chalkokandzle, yağma sırasında Yeniçerilerin
ellerine geçen gümüş ve buna benzer değerli taşları tanımadıkları için Venedikli
tüccarlara bakır fiyatına sattıklarını yazarlar. Bu nedenle yağmanın boyutlarını tam
olarak tesbit etmenin mümkün olmadığını da vurgularlar.
Evliya Çelebi, ‘‘Fetih‘‘ sonrası Fatih Sultan Mehmet'in payına 3800 esir ve yirmi torba
dolusu altın düştü der.
Bir torbanın içersinde 500 sikke bulunduğuna göre Fatih Sultan Mehmet'in payına
Eviya Çelebiye göre 10 bin Sikke düşmüş.
Evliya Çelebi, ayrıca 20 Bizans gemisinde Frenkler’in o zamanlar kullandığı 300
torba dolusu Frenk
Guldeni ile iki bin kilo ağırlığında gümüşe al konulduğunu yazar.
Sakıs Adası Piskoposu Leonardo Giustiniani ise, Bizans Kralı’nın şehir surlarının
onarımı için ayırdığı ve açgözlü Yunan rahipler tarafından saklanan 70 bin Altın
Florinin ‘‘Fetih‘‘ den kısa bir süre sonra toprağa gömülmüş olarak bulunduğunu
belirtir.
Osmanlı sikkeleri üzerine çalışmalarıyla tanınan Alman Schröttler, 1930 yılında
yayımladığı Sikkelerin Dili, adlı çalışmasında Fatih Sultan Mehmet'in ‘‘Fetih‘‘ den
payına düşen altınları eritip Osmanlıda ilk altın sikkeyi kendi adına kestirdiğini yazar.
Fatih kendi adına kestirdiği sikkeler, aynı zamanda Osmanli“nın beylikten devlete
geçişin ilanıdır.
Fatih, Osmanlı’nın beylikten devlete geçiş ilanını Bizans Hazinesinden yağmalanan
altınlarla yapmıştır!
Alman Mortmann, 1453 Yılında Türkler Tarafından İstanbul’un Fethi, 1914 adlı
çalışmasında ‘‘Fetih‘‘ sonrasında Türkçeye, ‘‘Galiba sen İstanbulu yağmalamışın!‘‘
değiminin yerleşmiş olduğunu, çok parası olan kişilere bu tür göndermeler yapıldığını
yazar.
Hortman’ın bu tesbitine katılmamak mümkün mü?
Geçenlerde Radikal gazetesinde
‘‘Bizans tarihçilerinden manifesto‘‘ başlığı altında
bir haber yayımlanmıştı.
Bizans tarihi, sanatı, mimarlığı ve arkeolojisi uzmanı 51 öğretim üyesi bir deklarasyon
imzalayarak yayımladıkları metinde şöyle diyorlardı:
“Sultanahmet Mahallesi, 98 ada, 22-32-33 parsellerdeki binalar son birkaç ay içinde
yıkılmakla kalmamış, temel kazısında karşılaşılan Bizans ya da Bizans öncesi
döneme ait tarihi duvarlar yerle bir edilmiştir.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri uzmanları
tarafından bu yıkımın 15 Aralık 2011 tarihli bir raporla tespit edilmesine ve gerekli
mercilere iletilmesine rağmen söz konusu yerde Şubat ayının başı itibariyle 5 katlı
yeni bir bina inşa edilmiştir.‘‘
Fatih, Osmanlı’nın beylikten devlete geçiş ilanını Bizans Hazinesinden yağmalanan
altınlarla yaptı.
İnsan kendi kendine sormadan edemiyor!
Acaba Cumhuriyet‘den Osmanlıya geçişi son zamanlarda
ardı arkası kesilmeyen deniz fenerli yağmalamacılar mı yapacak?
İlhami Yazgan
iyazgan@web.de
Köln 23.02.12