9 Haziran 2013 Pazar

Bir Grup Yorum konseri ardından

1985 yılında üniversite öğrencileri tarafından İstanbul'da kurulan Grup Yorum, emekçi halkların sesini, devrimci bir müzik anlayışıyla duyurmaya başladı. Grup Yorum, kısa süre içerisinde muhalif duyarlılığın, haklar ve özgürlükler mücadelesinin vazgeçilmez bir tarafı oldu.
Kişisel olarak beni de etkileyen Grup Yorumu ilk çıktığı günden itibaren takip etmeye çalıstım.
Dün akşam Düsseldorf şehrindeki Grup Yorum‘un konserinden sonra eve geldiğimde, arşivimdeki kasetlerine baktım…….
Cemo Gün Gelir, Gel ki Şafaklar Tutuşsun. Cesaret. Türkülerde Grup Yorum adlı albümlerini almışım. Yani iyi bir Grup Yorum dinleyicisi sayılırım. Ayrıca bu makaleyi kaleme alırken de YouTube üzerinden Grup Yorum‘un ‘‘Dağlara Gel Dağlara‘‘ parçasını dinliyorum.
 
 

Hafızam beni yanıltmıyorsa, Cesaret albümü, 1992 yılında çıktı. Albümü Kaş’ta tatil yaparken almıştım ve sürekli olarak albümün en popüler parçası olan Dağlara Gel Dağlara‘ı dinlediğimi hatırlıyorum.
O yıllarda Kürt gençleri de bu parçayı dinleyeyip mücadeleye katılmak için yüzlerini dağlara doğru çevirmişlerdi.
90’lı yıllarda ise kitle eylemleri başta olmak üzere, sokak göşterilerine, fabrika grevlerine, üniversite işgalllerine de destek veren Grup Yorum üyeleri sürekli olarak devletin polis kontrolü altında oldu. Müzikleri, konserleri  yasaklandı, üyeleri gözaltına alındı, bir çok kentte kasetlerin satılması engellendi. Tüm bunlar olurken Grup Yorum’un bayan solistlerinden birinin kardeşiyle tanışmıştım. Genç yaşında ailesi ile birlikte yaşadıklarını bana şöyle anlatmıştı; ’’Her konser sonrası annem ve babam sabaha doğru gelen bir telefondan ablamın tutuklandığı yeri öğrenir ve hemen yollara düşerlerdi. Bazen bende onlarla birlikte giderdim. Böylece ailece Türkiye’deki bir çok karakol ve cezaeviyle tanışmış oldum!..’’
Böylesi kişisel dramlar da yaşanırken, 90’lı yıllarda Grup Yorum yoluna devam ediyor, emekçi halkların sesi ve soluğu oluyordu.
2000’li yıllara gelindiğinde ise protes müziğin vazgeçilmez bir parçası olan Grup Yorum, Türkiye’de ilklere de imza atmaya başlamış, halklı olarak protest müziğin ‘’KULT’’larından biri oluverdi.
İstanbul’daki son verdikleri konserde yüzbinlerce insanla buluşmuş, yüzbinler hep birlikte  ‘‘Dağlara Gel Dağlara‘‘ parçasını okumuştu...............
Bir ay önce Grup Yorum’un 02.06.2012 tarihinde Düsseldorf’daki konser plakatını gördüğümde, bu konser kaçırılmamalı diye anında konser biletlerini almış, eşe dosta sormadan onlar için de bilet almıştım.
Bu konser mutlaka izlenmeliydi!
Neyse sözü fazla uzatmıyayım, Cumartesi günü konseri izlemek için eş dost hep birlikte yola koyulduk. Konserin yapıldığı 17 bin kişi kapaziteli Mitsubishi Electric Halle ana baba günü gibiydi. Bileti olmayanlar bilet bulma telaşındaydı. Şanşlıydık. Biletleri bir ay öncesinden almakla iyi yapmısız.
Yazdım ya, bu konser kaçmaz!
Grup Yorum’u dinleyeceğiz. Heyecanlıyız. Hemen içeri girip sahnenin sağ tarafında yer bulduk. Sahnenin hemen üst tarafında ’’Irkçılığa karşı tek ses tek yürek’’ yazan bir plakat var. Grup yorum’a yakışan bir  slogan.
Konser, Senfoni Okestrası ile başladı. Grup Yorum elemanları tek tek, askeri bir disiplin içersinde sahneye çıkıp, konuklarını selamlıyorlar. Üzerlerinde yeşil renkli ünüforma tarzı elbiseleri var. Heyacanlıyız. Tanıdık ses, tanıdık parçalar, insana heyacan katıyor, mücadele ruhunu dinç tutuyor. 80’li yıllara gideceğiz, kendimizi 90’lı yıllarda kitle eylemlerinde bulacağız, sokak göşterilerine selam duracağız, üniversite işgalllerine destek vereceğiz........
İlk parçadan sonra devreye konseri orgenize eden Anadolu Federasyonu gönüllüleri giriyor. Grup Yorum’un 1985’den bu yana şarkılarında, türkülerinde söylediklerini, içeriği pek belli olmayan skeçlerle, ajitasyon ağırlıklı konuşmalarla, kişisel beçeri gerektirmeyen kısa diyaloglarla vermeye çalışıyorlar. Grup Yorum’un önüne geçiyorlar. Sıkıcı bir durum................
Saatler ilerledikçe geceye katılanların gidiş gelişleri de çoğalıyor.
Yer arayanlar, ellerinde döner ve suçukla dönenler, yemek siparişi alanlar, iphonlarıyla anı fotoğraflayanlar, çocuklarını kaybedenler.
Oturduğumuz yer arı kovanı gibi.
Önümüzde kapı gibi duranları karanlıkta el kol hareketiyle uyarmaya çalışıyoruz. Sahneyi göremiyoruz. İnsanların arasından sahneyi izlemeye olup biteni anlamaya çalışıyoruz.
Politik konuşmalar yapılıyor. Bir Grup Yorum elemanı Suriye’deki gelişmeler hakkında söz almış. Konuşuyor, konuşuyor ama O sadece kulağına gelen cümleleri mikrofona anlatıyor. Bir kaç kelime söylüyor sonra duruyor, sonra konuşuyor, bekliyor, kulağına mikrofondan söylenenleri anlamaya çalışıyor, anlıyor, sonra mikrofana aktarıyor. Bir eli kulağındaki mikrofonda, aktarılanları anlamaya çalışıyor, anladıklarını da salona aktarıyor. Ne zaman kurtulacağız bu aktarmacılık tan?
Müzik tekrar başlıyor.
Grup Yorum’u dinliyoruz. Dinlerken yoruluyoruz. Sinirleniyoruz.
Saz çalan Grup Yorum’un bayan arkadaşları zaten uzun olan eteklerini biraz daha uzaması için çekiştirip duruyorlar. Oturdukları yerde rahat değiller, bizde değiliz!
Derken ilk bölüm ’’Çav Bella’’ parçasıyla son buluyor. Salonun ışıkları yanıyor.... Sağımıza solumuza bakıyoruz, salonun yarısı çep telefonlarıyla meşgul, yoğun bir hareketlilik var, gidiş gelişler yoğun, önümüz tamamem kapandı. Kapılar duvara dönüştü, Sahneyi artık görmüyoruz, duvar örüldü, konserin ikinci bölümünde bizi zor saatler bekliyor....................
15 dakikalık ara 45 dakika uzuyor, salonun ışıkları hala açık. Sol partiden bir bayan konuşmaya başlıyor, bilinen konuşmalar, yarım saattir konuşuyor. Ne zaman bitecek?
Grup Yorum’u dinlemeye geldik!
Dağılmanın eşiğinde bulunan Almanya Sol Parti’nin konuşmacısını dinliyoruz.
Sabrın sonu mudur nedir? Birbirimize bakıyoruz, konuşmuyoruz. Gitme konuşunda eş dost hem fikir. Zaten önümüz duvar. Ya duvarı parçalayacağız ya da duvarın kıyısından su gibi çaktırmadan akıp gideceğiz.
Peki ikinci bölüm!! Ya ikinci bölümde Grup Yorum bangır bangır çıkıp bizi parçalarıyla mest ederse? Kalmak ile kalkmak arasında gidip geliyoruz.
Kalkıp gidiyoruz.............
Salonun dışı ana baba günü, konsere giremeyenler üzgün.
Biz ise Almancasıyla kendimizi ’’Veraschen’’ yapılmış duygusuyla arkamıza bakmadan bir sonraki Grup Yorum konserinde olmamak kaydıyla Köln’e geri dönüyoruz.......... 
İlhami Yazgan
Köln 04.06.2012
NOT: Erstesi günü bir arkadaşa konserin ikinci bölümünün nasıl geçtiğini sordum. İlk bölümde Grup Yorum’un daha fazla sahnede kaldığını, ikinci bölümde konuşma ağırlı olduğunu aktardı.