2 Eylül 2013 Pazartesi

Vanlı Ermeniler Güneş batıyor demezler ‘‘Güneş göle geri dönüyor‘‘ derler

Van‘da yaşayan Ermeniler, Güneşin gün sonunda geldiği yer olan Van Gölüne geri döndüğüne inanırlar. Van Gölüne geri dönen Güneş, günün yorgunluğunu atmak için yıkanıp gölün zemininde köpükten oluşmuş, kar beyazı, gül kızılı renklerin hakim olduğu tülbentlerle bezeli köpüklü yatağında uykuya dalar. Ertesi gün tan yeri atmadan melekler tarafından uyandırılır. Alev alev yanan elbiseleri meleklerin yardımıyla giydirilip  yatağı düzeltilir.  Kendine gelmesi için sunulan su ile  yüzünü yıkamak istediğinde; dağlardan, vadilerden çığ gibi kaynak sular fışkırır. Buna kulak kabartan kuş uykusundaki kuşlar, cıvıl cıvıl ötmeye başlarlar. Doğunun doğusundaki yüksek dağlardan kopup gelen oniki dev adam, ellerindeki parlak elevli çubuklarla kuşların çıvıltısında karlı dağların doruklarına vurmaya başlarlar. Dev adamların bu hiddeti

Ermeniler ‘‘Güneş batıyor‘‘ demezler, Güneş anacığına geri dönüyor‘‘ derler.

Ermeniler Güneşi  genç bir delikanlıya da benzetilirler. İyi kalpli, yumuşak ruhlu bir delikanlı. Annesinin ise kötü niyetli biri olduğuna inanılır.  Anne, yumuşak ruhlu oğlunun sarayında oturur. Saray ie Dünyanın en uzak bölgesinde, doğuda bulunur. Orada ne siyah ne de beyaz tenli insanlar vardır. Kuşlar bile yaşamaz orada. Bu saraya gitmeniz için ayaklarınızda demirden yapılmış ayakkabılar, elinizde de bükülüp kırılmayan demir değnek gerekmektedir. Diyelim ki koyuldunuz yola.  Demirden ayakkabılarınız yıprandığında, elinizdeki değnek kırıldığında Güneşin sarayına ulaşırsınız ancak. Sarayın hemen arkasında çok geniş bir alanda oniki ev vardır. Evler mermerden yapılmıştır. İyi kalpli, yumuşak ruhlu Güneş her gün çıktığı yolculuk