10 Nisan 2024 Çarşamba

Hatice Güzel'in YÜREKTEN YÜREĞE SÖNMEYEN SEVDASI


Hatice Güzel, eşi trafik kazasında öldüğünde evde yedi küçük çocukla kalakalır.

O günün şartlarında, kocasından kalan 10 bin lira borç da işin tuzu biberidir.
Çocuklarını büyütmek, onlara iyi bir gelecek hazırlamak için köy yerinde ne iş bulursa yapar. Yine de geçim sıkıntısı bırakmaz peşini. Başka şeyler yapmak ister!
Bohçacılık yapmaya karar verir.
Sırtında bohçası ile yollara düşer.
Maraş'a, Adana'ya, İstanbul'a kadar uzar yolu.
Kendisi giymemiş , kadınlar, kızlar ve çocuklar giyinsin diye uzak köylere rengarek kumaşlar, çeyizler taşır. Ay yüzlü gecelerde gözyaşı dökmüş direngen o kadar da sıcak anne yüreğiyle. İnsanı umutlarıyla yutan İstanbul'un karşısına dikilir yarım Türkçesiyle. Kumaşlar alır, dantelli masa örtüleri, tüller, elbiseler, başörtüleri ve iç çamaşırları satar kadınlar gülsün, çocuklar sevinsin diye...


Çocukların hepsini buyurtur. Hatice Güzel'in mutluluğu çocuklarıdır.
Aslında bu mutluğun bilinmeyen diğer önemli bir yönü daha vardır. Kadın olmanın pek çok açıdan zor olduğu dünyamızda hem yaşadığı topluma hem de kendi çevresine güç veren, ilham kaynağı olan bir kadındır Hatice Güzel. Bu tür kadınlar her zaman anılmaya, hatırlanmayı değerdir. Hatice Güzel, yaşadığı dönemde sadece kendi hikayelerini yazmakla kalmaz aynı zamanda çocuklarına da ilham kaynağıdır. Güç ve zorluklar karşısında direnç gösterme yeteneği, tutkuları çocuklarına devreder.

Hatice ananın Almanya`da yaşayan kızı Gülcan Güzel bu tutkuya sarılır. 2018`de Ceren Kültür Yayınlarından çıkan „Yüreğimdeki Bohçam“ adli şiir kitabını annesine adar. Kitap her ne kadar bir şiir kitabı olsa da Gülcan Güzel`in şiir dünyasında annesi Hatice'nin etkisi oldukça fazladır.
Bir tek bununla yetinmez Gülcan Güzel. „Yürekten Yüreğe Sönmeyen Sevda“ başlığını taşıyan bir öykü kitabı yayımlar. Kitaptaki öykülerin büyük bir bölümü „Yasama karşı güçlü duran kadınlara“ adar.
Hatice ana bir şeyi daha başarmıştır.
Ozan Yayınlarından 2024`de çıkan ‘‘Yürekten Yüreğe Sönmeyen Sevda“ Afşin ve yaşadığı Almanyada tanıdığı kadınların hikayesidir.
Hatice anadaki tutku, direnc, edebiyata Gülcan`da zuhur eder.
Yanlız bir sorun var:
Hayatta yapılan her iş gibi, öykü de zevk alarak okunmalı. Edebiyat, her ne kadar ne anlatılırsa anlatılsın, anlatılanlar okura zevk vermeli. Sayfaları sabırsızlıkla çevrilirken „aman bitmesin, bir sonraki hikayede neler anlatılıyor acaba?„ dedirtmeli. Öykü yazmak bir biçime büründürme sanatıdır. Edebiyatta ismini yazdırmış büyük yazarlar, bunu başardıkları için büyüktürler.

Sevgili Gülcan, ilk kitabı „Yüreğimdeki Bohçam“dan aldığım tadı malesef Ozan Yayınlarından 2024`de çıkan „Yürekten Yüreğe Sönmeyen Sevda“ kitabından alamadım.

Acaleye getirilmiş, ikinci üçüncü kişilerin okumasından geçmemiş bir çalışma olmuş.
Kitabı okumaktan çok, Gülcan`a bir sonraki çalışmasında başarılı kılacak notları almakla yetindim.
Yanlız şundan eminim. Sevgili Gülcan Güzel'in insan ruhunun derinlerine ulasma beçerisinin olduğunu, bunu annnesinden devraldığını biliyorum. O nedenle, Gülcan' ın edebiyat çalışmalarına daha sıkı sarılacağını, edebiyat ustalarının sırrının tumuraklı cümlelerde değil, gündelik dildeki kelimelere yükledikleri yeni ve şasırtıcı anlamlarda gizli olduğunu bildiğinden adım kadar eminim.

İlhami YAZGAN / Köln 07.04.2024