12 Mart 2014 Çarşamba

Konstantinople'nin Fethi

Bu aralar  ’’Konstantinople’nin Fethi’’ adlı ilginç bir kitap okuyorum.  Dr. A. D. Mortmann tarafından 1858 yılında yazılmış. Kitabı çekici olan yönü orijinal kaynakların kullanılmış olması.

 Mortmann, 1800’lerin ilk  çeyreğinde 10 yılını İstanbul’da geçirmiş.

Şehri çok iyi tanıyan şarkiyatcı. Bir İstanbul aşığı!

10 yıllık süre zarfında araştırma yapmış. Kaynak toplamış.

Fetihle ilgili anlatılan efsanelere kulak kabartmış.

Topografik veriler toplamış. 

 
Bizans kaynaklarının tümünü incelemiş. 

Batı ve doğuda fetihle ilgili yayımlanmış kitaplara göz atmış.

Bir de kuşatmayı surlar içersinde yaşamış olan kişilerin anlatımlarına ulaşmış.

Kitabı ilginç kılan da bu zaten.

Fetih sırasında olaylara tanıklık etmiş olan kişiler!

Mortmann, surların yıkılmasından sonra Osmanlı askerlerinin şehirde yağmaya başladıkları sırada gemilerinde bulunan askerlerin yağmadan pay kapabilmek için gemileri terk ettiklerini yazar. Bunu fırsatı değerlendiren binlerce Bizanslı ve yabancı ülke elçileri gemilere atlayıp kaçmışlar.

Bu kuşatmadan kaçan kişilerin anlatımları bu kitapta yer almakta.

Kitap Türkçeye çevrilmemiş.

Zaman yaratabirsem, çeviriyi yapmak istiyorum.   

Çeviriden önce kitapta ilginizi çekebilecek tadımlık bir kaç veriyi sıralamak isterim.   

Fetih sonrası Osmanlı‘nın  Bizans hazinesinesinin saf altın tutarı 300 bin Dukaten olarak tahmin edilmekte. Bu tutarın beşte biri Fatih Sultan Mehmet'e pay edilmiş.

Yağma sırasında Yeniçeriler‘in ellerine geçen gümüş ve buna benzer değerli taşları tanımadıkları için daha sonra Venedikli tüccarlara bakır fiyatına satmışlar. Bu nedenle yağmanın boyutlarını tam olarak tesbit edilememiş.

İmparator Konstantin’in ölümü ile ilgili çeşitli anlatımlar var! Bu anlatımlara Mortmann, kitabında yer vermiş.  Mortmann, İstanbul-Vefa’da üzerinde hiçbir yazı bulunmayan bir mezarın 1850’lerde Rumlar tarafından ziyaret edildiğini ve mezarda mumlar yakıldığını yazar. Bu akıllara doğal olarak İmparator Konstantin’in mezarı Vefa’da mı sorusunu getirmekte.

Fetih sonrası Fatih‘in payına 3800 esir düşmüş. Altınlar yirmi torba dolusu. Bir torbanın içersinde yaklasık 500 sikke bulunuyormuş. Buna göre Fatih‘e 10 bin Sikke düşmüş.  20 Bizans gemisinde Frenkler’in o zamanlar kullandığı 300 torba dolusu Frenk  Guldeni ile iki bin kilo ağırlığında gümüş bulunmuş. Bizanslılar önceden, ne olur ne olmaz diye değerli esyaları gemilere zula etmişler.

70 bin altın fetihden kısa bir süre sonra toprağa gömülü olarak bulunmuş.
Fatih, payına düşen altınları eritip Osmanlı‘da ilk altın sikkeyi kendi adına kestirmiş.
Kendi adına kestirdiği sikkeler, aynı zamanda Osmanlı‘nın beylikten devlete geçişin ilanı olmuş. Yani buna  göre Osmanlı’nın beylikten devlete geçiş ilanını Bizans hazinesinden yağmalanan altınlarla yapılmış.

İnsan sormadan edemiyor!

2024’de planlanan Cumhuriyet‘den Osmanlıya geçiş ilanı yolsuzluktan elde edilen tirilyon dolarlarla mı yapılcak?

Bekleyip göreceğiz.

Şunun surasında 30 Marta ne kaldı?

Dilerim 30 Mart sandıktan baktırıp saç baş yoldurmaz.

İlhami Yazgan
iyazgan@web.de

Not: Kara gözlü çocuk bugün (12.03.2014) toprağa veriliyor. Toprağı bol olsun, gökyüzü tanrıları hep onunla olsun. Dilerim Türkiye halkları Berkin’i unutmaz..........